17 Haziran 2025 Salı

BENİM GÜZEL ŞEFİM [HİKAYE]


- BENİM GÜZEL ŞEFİM -

TANITIM

- Dilek Sarı, 25 yaşında kendini adeta pasta ve tatlılar yapmaya odaklamış, yardımsever, neşeli, güzeller güzeli bir kızdır - Emre Kaya, 26 yaşında Kaya restoran zincirinin bekar, yakışıklı ve babaannesi tarafından şımartılarak büyümüş ve onun sözünden hiç çıkmamış bir varistir Hayat bu ikiliyi nasıl bir araya getirecek? Neler olacak? Benim Güzel Şefim pek yakında...

--------

1.BÖLÜM:

Marmaris...

Emre her zaman ki sabah rutini için sabah 6'da uyanmış
ve sahile gidip sabah koşusunu yapmıştır
eve döndüğünde ev halkı kalkmış ve kahvaltı sofrası
hazırlanmaya başlamıştır bile
Emre babaannesi Behiye hanımı salonda gazete okurken görünce
yanına gider ve yanağından öper

-Emre: Günaydın ana kraliçem

-Behiye: Günaydın paşam, kahvaltı birazdan hazır olur
terli terli durma hasta olursun git duşunu al gel hemen

-Emre: Tamam hemen geliyorum

Emre duşunu alır sofraya iner, kahvaltı yaparlar
kahvaltıdan sonra her zaman ki gibi evde çalışanlar
sofrayı toplamadan önce Emre'nin annesi Nur hanıma
ve Emre'nin babası Haldun bey'e salonda kahvelerini
servis ederler, Emre işe gitmeden babası Haldun bey
onu yanına çağırır

-Emre: Benimle konuşmak istediğin önemli şey ne baba?

-Haldun bey: istanbul şubesine gitmeni istiyorum
orada sana daha çok ihtiyaç var

-Emre: Bir sorun mu var?

-Haldun bey: Etiler'deki şubenin Müdürünü
yaptığı bir hata yüzünden kovdum
oranın başına senin geçmeni istiyorum

-Nur hanım: Emre'den başkası yok mu da oğlumu gönderiyorsun Haldun
  
-Haldun: Nur, Emre ileride bütün işleri devralacak,
senin dizinin dibinde oturacak değil,
kaldı ki yakında evlenecek, o zaman ne yapacaksın?

-Emre: Baba daha kaç kere söylemem gerekecek, evliliğe 
sıcak bakmıyorum, düşünmüyorum, anne sende artık bana
sosyete arkadaşlarının kızlarını ayarlamaktan vazgeç

-Nur: Nilgün'ün neyini beğenmedin çok merak ediyorum
eğlenmeyi bilen güzel geniş çevresi olan biriydi

-Emre: Ya ne demezsin, çevresi fazla geniş,
güzelliği her yerinin estetik olmasından,
eğlencesi de her gece bar bar gezmesinden,
sağol ben almayayım

-Haldun: her neyse, bu akşam ilk uçakla istanbula git,
Nur, istanbuldaki evi hazırlat, oğluna bir süreliğine
veda et

-Nur: orada yalnız başına ne yapacak çocuk

-Haldun: Çocuk dediğin 26 yaşında koca adam

-Nur: Anne bir şey söyle

-Behiye: Merak etme kızım, bende Emre ile istanbula gidiyorum

-Haldun: Anne, tansiyonun var senin istanbul kalabalık sıcak
gitme sen

-Behiye: Ben senden izin aldım mı Haldun?
torumunla gidiyorum o kadar,

-Nur: Bende geliyorum o zaman

-Behiye: Sen kocanın yanında kal, ben ahretliğimi görmek için
hasret gidermek için gidiyorum

-Emre: Pekala, ana kraliçem ve ben akşam ilk uçakla gidiyoruz,
önce işe bir gideyim toparlayayım durumları
akşama görüşürüz 

-Haldun: bende birazdan geliyorum,  bir iki görüşmeden sonra

-Emre: Tamam baba


İstanbul...

Dilek anneannesi Ayşe'ye sütlü kahve ve geliştirmeye çalıştığı
bir tatlıyı da yanında bahçeye götürürken anneannesinin telefonda
konuştuğunu görür ve elindekileri masaya bırakır 

-Ayşe: Tamam o zaman geldiğinde görüşürüz Behiyecim
tamam tamam öyle yapmamamız pek münasip olur,
hasbihalimizi bende özledim, tamam Allaha amanet ol

-Dilek: Sultanım, kiminle konuşuyordun da yüzünde güller açtı?

-Ayşe: Ahretliğim, istanbula geliyormuş da buluşup hasbibal
edelim diyor

-Dilek: Ben daha önce tanışmadım galiba, hiç hatırlamıyorum

-Ayşe: Yıllar oldu görüşmeyeli, eskiden yakın otururduk ama sonra
taşındılar, telefonla görüştük sonra, senide merak ediyor

-Dilek: Bende senin yüzünü böyle güldüren ahretliğini çok merak ettim,
bu arada sana sütlü kahve yaptım, birde yeni bir tatlı yaptım
hala geliştirmeye çalışıyorum, tadı kötüyse kötü de lütfen

-Ayşe: Hmm tadalım bakalım

-Dilek: Nasıl?

-Ayşe: Hafif olmuş ama sütünü biraz daha az koy bir dahakine

-Dilek: Tamamdır not edildi

-Şeyma: Ne yapıyorsunuz burada bakalım?

-Ayşe: Torunumun yaptığı yeni tatlıyı deniyorum kızım

-Şeyma: Yine mi? Dilek anneannen deneme tahtası mı? 
hastalanıcak sonra

-Dilek: anne sen denemiyorsun, anneannem en azından
tadarak tarifi geliştirmeme yardımcı oluyor

-Şeyma: Hastalanırsa sorarım sana ama bunun hesabını

-Ayşe: Aaa karışma benim güzel şefime, ben kontrollü tadıyorum
Dilek git sen bir tabakta annene getir

Dilek Mutfağa gidince Ayşe kızı Şeyma'ya döner

-Ayşe: Karışma bu kıza bu kadar, yakında evlenecek,
kocasına yapar güzel güzel tatlılar, yemekler
şef olmak için o kadar yıl okudu, kırma hevesini

-Şeyma: Anne evliliğe sıcak bakmıyor biliyorsun
kaç kişi ile görüştürmeye çalıştık hepsine bahane buldu
yada beğenmedi biliyorsun

-Ayşe: Sen o işi artık bana bırak, ben onun beğeneceği
birini çıkaracağım karşısına

-Şeyma: Nasıl? aklında biri mi var yoksa?

-Ayşe: Şiiit sonra konuşuruz, Dilek geliyor

Ertesi gün...

Emre babannesinin ısrarı üzerine beraber etilerdeki
restorana giderler, babaanne torun güzel bir kahvaltı
yaparlar ve Emre bir yandan da müdür olarak işini yapar 
öğlenden sonra Behiye babaanne ahretliği Ayşe ile
Restoranda buluşur, Ayşe anneanne ise Behiye babaanne ile
planladıkları gibi yanında Dilek ile gelmiştir

-Behiye: Ah ne çok özlemişim seni ahretliğim, dur bakim
bu güzel kız yoksa senin torunun mu?

-Ayşe: Uzaklara taşındınız görüşemez olduk ahretliğim
kısmet bugüneymiş, evet torunum Dilek

-Dilek: Anneannem sürekli sizden bahsediyordu, 
anılarınızı anlatırdı bana, sizinle tanıştığıma
çok mutlu oldum Behiye hanım

-Behiye: Hem güzel, hem saygılı, maşallah

Behiye Garsonu çağırır

-Garson: Müdür bey nerede? misafirlerim geldi
neden gelip bir selam vermiyor? hemen müdürü çağır bana evladım

Bir süre sonra Emre gelir

-Emre: Buyrun beni arzu etmişsiniz ana-
pardon efendim

-Behiye: Size özel misafirlerim olduğunu söyledim ve müdür
olarak yaptığınız tek şey odanızda oturmak mı?
Kovulmak mı istiyorsunuz?

-Emre: Çok afedersiniz efendim, emrinizdeyim buyrun

-Behiye: Hemen yanıma otur

Dilek ne olduğunu anlamaz ama karşısında güzel gözlü
oldukça yakışıklı bir adam vardır

-Behiye: Tanıştırayım, buda benim torunum Emre,
buranın yeni müdürü, Emrecim hanımlarda Ahretliğim Ayşe
ve dünya güzeli torunu Dilek

-Emre: Memnun oldum efendim, babaannem sizden çok bahsetti,
(Dilek'e) sizde hoş geldiniz 

Emre ve Dilek birbirleri ile direk konuşmazlar
ve anneanne ve babaannelerinin sohbetine ara ara katılırlar
bir süre sonra bir masada ses yükselir
garson gelir durumu Emre'ye anlatır 

Sosyal medya fenomeni biri çekim yaparken sipariş
ettiği tremisu tatlısının tuzlu olduğunu iddea ediyor 
ve bu restorana kimsenin gelmemesi için restoranı
kötüleyeceğini söylüyordur, Emre sosyal medya fenomeni
kadını sakinleştirmeye çalışır ama pek başarılı olamaz

-Emre: Kusura bakmayın, bu işi çözmem lazım, babaanne istersen 
seni eve bırakayım

-Behiye: Sorun ne?

Emre üstü kapalı babaannesine olanı anlatır

-Behiye: Tatlıdan sorumlu şefe ulaşamıyor musun?

-Emre: Hayır ama bunun bedeli ağır olacak,
şimdilik bugünlük restoranı kapatıyorum çünkü bir kaç kişiden
daha aynı şikeyet geldi, şeker yerine tuz koymuş

-Ayşe: Aslında, restoranı kapatmana gerek yok, bu işi çok kolay
çözebilecek biri var Emre oğlum

-Emre: Nasıl? kim?

-Dilek: Anneanne, karışmasam daha iyi

-Ayşe: Bu senin için çocuk oyuncağı Dilek, hadi kızım

-Emre: Buna gerek yok, ben halledebilirim

-Behiye: Bende rica ediyorum Dilek kızım

-Dilek: Mutfak ne tarafta?

-Emre: Ne? Ama-

-Behiye: Ben izin verdim, mutfak şu kapının arkası Dilek

Dilek Mutfağa girer kolları sıvar mutfak personelinden
malzemeleri ister

-Emre: Şuan tam olarak ne yapıyorsunuz?

-Dilek: Kaleminizi alabilir miyim?

Emre şaşkınlıkla Dilek'i izler, kalemini Dilek'e verir
Dilek saçını toplar 

-Dilek: Tremisu, bana sadece 20 dakika verin  

-Emre: Tremisu öyle hemen yapılıp servis edilecek birşey değil,
soğuma süresi vs var

-Dilek: Siz gidip müşteriyi oyalamaya çalışın isterseniz
herkes kendi işini yaparsa...

-Emre: Umarın restoranı komple kapatmak zorunda kalmayız

Dilek söylediği gibi farklı bir teknik ve sunum ile
tremisudan şikayet eden müşterilere tatlıyı ikram eder
tatlının tadına bakan müşteriler oldukça beğenirler
sosyal medya fenomeni ise adeta bayılır ve hemen bunu
videoya çeker, herkese bu mekanın tremisusunun lezzetli olduğunu
mutlaka denemeleri gerektiğini söyler

Dilek masaya döner, Emre de peşinden gider

-Ayşe: Aferin kızıma

-Behiye: Garson, evladım o tremisudan bizede getir lütfen

-Emre: Ana kraliçem sen yemesen daha iyi

-Dilek: Bence dokunmaz ama Anneanne sende yeme bence
sonra hastalanırsın 

-Behiye: Ben denemek istiyorum

-Ayşe: Bende 

-Dilek ve Emre aynı anda: Olmaz

-Behiye: Tamam ama bir şartla yemeyiz, bizim yerimize
siz tadına bakacaksınız

-Dilek: Olur

-Emre: Olmaz

-Dilek: Merak etmeyin zehirlenmezsiniz

-Emre: Ben bir müşterilerle ilgileneyim müsaadenizle

-Behiye: Siz onun kusuruna bakmayın, aslında Emre
gerçekten tatlı yiyemiyor

-Ayşe: Neden?

-Behiye: Küçükken bir zehirlenme yaşadı, o zamandan beri
ağzına tatlı sürmez, bazen ben zorluyorum ama yiyemiyor

-Dilek: Ben, bilmiyordum çok üzgünüm Behiye hanım

Dilek'in gözleri Emre'yi arar, yarasına tuz bastığı için
kendisini kötü hisseder, özür dilemek ister ama Emre
ortalıkta görünmez
Lavaboya gider gitmez hanımlar torunları hakkında konuşur

-Ayşe: Ne diyorsun Behiye, sende olur mu bunlardan?

-Behiye: Sen bana güven ahretliğim, plan işliyor,
benim sıpa, senin saygılı hanım hanımcık üstelik marifetli prenses
gibisini nereden bulacak, Dilek onun evlilikle ilgili
düşüncesini değiştirecek eminim

-Ayşe: Aa Emre'ye haksızlık etme, o da oldukça saygılı
ve efendi, yakışıklı çocuk, umarım Dilek'inde evlilikle
ilgili düşüncesi değişir, yoksa turşusunu kuracağız biz bunların

-Behiye: Hahahaha alemsin ahretliğim, ee Şeyma kızım nasıl?

Dilek'in ağzından...

Bilmeden bir pot kırmıştım ve Emre masadan hem kızgın hem üzgün
bir şekilde kalktı, babaannesi durumu anlatınca kendimi kötü
hissettim ve gözlerim onu aradı, lavobaya gitme bahanesi ile
masadan kalktım ve kapısında Müdür yazan odanın önüne geldim
kapı aralıktı ve Emre sinirli bir şekilde telefonla konuşuyordu
konuşmasının sonuna kulak misafiri oldum

-Emre: Ne demek başka istifa ettim başka şef bulun,
seni buna pişman ederim, hemen işe dönüyorsun, alo alo
Allah kahretsin, Alo Cihan, hemen Şef Cahit Akman hakkında
suç duyurusunda bulunuyorsun ve yasal işlem başlatıyoruz
akşam buluşup detayları anlatırım

Emre'nin ağzından...

Telefonla konuşmam bittiğinde kapı çalındı
ve o sitres ile sesim yüksek çıktı

-Emre: NE VAR! 

Karşımda saçları kalemimle toplanmış ama bunun farkında
olmayan mahçup bir kız vardı

-Dilek: Müsaitseniz-

-Emre: Şuan çok yanlış bir zaman lütfen çık odamdan

-Dilek: Ben sadece-

-Emre: anlatamadım galiba işim başımdan aşkın, çık odamdan

Dilek üzgün bir şekilde çıkar ve masaya döner, acil işi çıktığını
gitmesi gerektiğini söyler, anneannesi ahretliği ile daha da sohbet  
edeceğini söyler ve kalır

Emre masaya döndüğünde Dilek'i göremez, Ayşe hanım
işi çıktığını ve gittiğini söyler, Behiye ve Emre
Ayşe'yi eve bırakırlar, Katlı balkonu ve şirin bahçesi olan 
Ahşaptan bir evde oturuyorlardır

-Behiye: Gelmişken Şeyma'yı da bir göreyim

-Ayşe: Tabiki ahretliğim buyrun 

-Emre: Ben burada bekleyeyim babaanne

-Ayşe: Olmaz öyle şey evladım, dışarısı soğuk, gel bir
çayımızı iç, için ısınır

Emre ve Behiye eve girerler, çaylarını içerken
Ayşe Dilek'i sorar

-Ayşe: Dilek hala gelmedi mi Şeyma?

-Şeyma: Yok anne, dükkandaymış hala

-Behiye: Ne dükkanı?

-Şeyma: Aslında Dilek yurtdışında şeflik eğitimini 
tamamladıktan sonra butik bir tatlıcı açtı

-Ayşe: Rahmetli babasının şirketini devralmak istemedi,
butik tatlıcısı yerine daha güzel büyük bir tatlı dükkanı
aç dedik hatta iyi teklifler aldı ünlü şeflerden ama
kabul etmedi, butik tatlı dükkanı şuan tadilatta
fakat hergün orada vakit geçiriyor

-Behiye: Maşallah maşallah

-Şeyma: Aslında epeyde geç oldu, nerede kaldı bu kız?
telefonuda kapalı, anne başına bir şey gelmiş olmasın

-Ayşe: Hemen telaş etme, gelir, heh bak geldi bile

-Şeyma: Dilek saat kaç?

-Dilek: Anne! Behiye hanım-

-Şeyma: Saat kaç?

-Dilek: 11, geç kaldım evet ama-

-Ayşe: Tamam uzatma Şeyma, misafirlerimiz var

Emre ara ara çaktırmadan Dilek'e baksada Dilek ona
bakmıyordur, Dilek her ne kadar Emre'ye bakmasa da
ona bir özür borçlu olduğunu biliyordur

Ertesi gün...

Dilek tüm gece uyuyamaz ve elinde Emre'den aldığı ve vermeyi
unuttuğu kalemi ile düşüncelere dalar ve bir karar verir
sabah hazırlanır kahvaltısını yapar ve elinde bir kaç kağıt ile
Kaya Restoranına gider, Emre'nin kapısını çalar içeri girer

-Dilek: Günaydın Emre bey, dünden bugüne tatlı şefi bulabildiniz mi?

-Emre: Günaydın da sizin burada ne işiniz var?

-Dilek: Şef arıyor musunuz hala?

-Emre: Evet de-

-Dilek: O halde buldunuz artık, buyrun CV'm ve belgelerim

-Emre: Cidden ne yapmaya çalışıyorsunuz?

-Dilek: Özür dilemeye, kendimi affettirmeye çalışıyorum

-Emre: Buna gerek yok

-Dilek: Dün için gerçekten özür dilerim, bilmiyordum

-Emre: Önemli değil, aslında bende-

-Dilek: Dükkanım tadilatta, ve boş oturmayı sevenlerden
değilim, sizinde tatlı şefine ihtiyacınız var,
ve tadilat bitene kadar, geçiçi olarak size yardım edebilirim

-Emre: Peki kabul edersem, diğer şef gibi kaçıp gitmeyeceğinizi
nereden bileceğim?

-Dilek: Ben işimi severek yapanlardanım, sözleşme imzalayabilirim

-Emre: Pekala, o zaman sözleşme yapalım, şu kağıda
istediğiniz miktarı yazın

-Dilek: ücret istemiyorum, karşılığında başka bir şey istiyorum

-Emre: Nedir?

-Dilek: Mutfağım tadilatta, evin mutfağınıda işgal ettiğim için
annem köpürüyor, mesai bitiminde mutfağı kullanmama izin vereceksiniz

-Emre: Kabul ama sözleşmeye belirlediğim ücreti alacaksınız
anca öyle kabul ederim


Devamı Gelecek...